Olayın gerçekleştiği Türkiye ile İtalya arasındaki tartışmalar sürerken, ünlü İtalyan şefin 15 yaşındaki oğlu Marco Rossi’nin öldürülmesi, hem yerel hem de uluslararası medyada büyük yankı uyandırdı. Genç yaşta hayatını kaybeden Marco'nun, Akdeniz mutfağına olan ilgisiyle bilinen babası, yaşadığı acıları paylaşırken, cinayet soruşturmasıyla ilgili önemli gelişmeler yaşandı. Cezaların belirlenmesi süreci, şok edici olayın istismar edilen boyutları hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağladı.
Marco Rossi, sadece 15 yaşındaydı, ancak aşçılık kariyerine olan tutkusu ve yetenekleri sayesinde birçok insanın kalbini kazanmıştı. Genç yaşına rağmen, sosyal medya platformlarında paylaştığı yemek tarifleri ve video içerikleri ile tanınmaya başlamıştı. Babası, ünlü İtalyan şef Giovanni Rossi, Marco'nun yaratıcılığını hep takdir etti ve ona destek oldu. Ancak, bu umut dolu geleceğin bir anda sona ermesi, ailenin hayatını kararttı. Cinayet, hem baba Giovanni’nin hayatında hem de çevresindeki insanlar üzerinde derin yaralar açtı.
Olay, 20 Eylül 2023 tarihinde eşiyle birlikte İstanbul'da bir restoranda yemek yerken yaşandı. Danışmanlık veya başka bir iş için Türkiye’de bulunan Giovanni, oğlu ile birlikte keyifli bir gün geçirmeyi umut ederken, ne yazık ki kötü bir olayla karşılaşmıştı. Marco’nun dışarıda oyun oynarken bıçaklı saldırıya uğradığı haberleri, ailenin Türkiye'deki tatilini de trajediyle sona erdirdi. İşte bu olayın ardından, adalet arayışının başlamasıyla birlikte, cinayet soruşturması hız kazanmıştı.
Olayın ardından, Türkiye’de gerçekleştirilen soruşturmanın ilerlemesiyle bağlantılı olarak şüpheliler belirlendi. Saldırının arkasında yatan motivasyonları anlamak için yoğun çaba sarf edildi. Güvenlik güçleri, Marco'yu bıçaklayarak öldüren kişilerin kimliklerini belirleyebilmek adına kamera kayıtlarını ve tanık ifadelerini inceledi. Soruşturmanın ardından zanlıların yakalanması ve gözaltına alınması gerçekleşti. Adaletin sağlanması için atılan bu adımlar, Giovanni Rossi'ye bir nebze de olsa rahatladı.
Öldürülen genç için istenen ceza, 25 yıl hapis cezası olarak belirlendi. Savcılık, zanlıların tehlikeli bir şekilde sokakta dolaşmalarının önlenmesi ve toplumun güvenliğinin sağlanması amacıyla ağır bir ceza talep etti. Çocuk yaşta bir gencin hayatının ağır bir şekilde sona erdirilmesi üzerine aile, adaletin yerini bulmasını istiyor. Giovanni Rossi, düzenlediği basın toplantısında, "Hiçbir anne baba, böyle bir acıyı yaşamamalı. Oğlum geri gelmeyecek ama onun için adaletin sağlanması gerekiyor," diyerek duygularını dile getirdi.
Marco'nun cinayeti, sadece ailesini değil, aynı zamanda İtalya’daki mutfak camiasını da derinden etkiledi. Birçok ünlü şef, sosyal medya üzerinden desteklerini belirterek, "Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için mücadele etmeliyiz," ifadelerini kullandı. Ünlü şefler, Marco'nun anısını yaşatmak adına özel etkinlikler ve bağış kampanyaları düzenlemeye karar verdiler. Bu çabaların yanında, Marco Rossi'nin hayat hikayesinin, genç aşçılara ilham vermesi umuluyor.
Ölüme sebebiyet veren şüpheliler hakkında yürütülen hukuki süreç, Türkiye ve İtalya arasında da dikkat çeken bir tartışma konusu haline geldi. Bu durum, iki ülke arasındaki hukuk iş birliğinin ve iş birliğinin geliştirilmesi adına çeşitli platformlarda gündeme geldi. Marco’nun yaşamı ve trajik ölümüyle birlikte, pek çok insanın ihmaller ve cinayetler karşısında nasıl bir adalet arayışına girebileceğini düşünmesi gerektiği vurgulanıyor.
Son olarak, olayın mağduru olan ailenin yaşadığı zor süreçte yanlarında olan dostlarına ve topluma teşekkürlerini sunan Giovanni Rossi, yaşanan acının, tüm toplum için ders niteliği taşıdığını belirtti. Genç yaşta kaybedilen hayatların önlenmesi için toplumsal bilincin artırılması gerektiğini savunan Rossi, "Bu olay, bir son değil, bir başlangıç olmalı. Güzel geçmişte olduğu gibi, gastronomi dünyamızın geleceği için hep birlikte mücadele etmeliyiz," dedi.
Marco Rossi’nin hayatı, trajik bir sonla noktalanmış olsa da, onun anısı ve yarattığı etki her zaman hatırlanacak ve yaşatılacaktır. Adaletin yerini bulması ise, sadece bir isyan değil, aynı zamanda toplumun geleceği için umut dolu bir çağrı olmalıdır.