Ramazan ayı, İslam dünyasında manevi bir coşku ve toplumsal dayanışmanın simgesi olarak kabul edilir. Bu dönemde, özellikle Anadolu’da geleneksel olarak gurbette, Ramazan davulcuları sokaklarda sahur saatini duyurmak için davul çalarak insanları uyandırır. Ancak bu yıl, Ramazan davulculuğunun en sevimli ve dikkat çekici temsilcisine ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin en küçük Ramazan davulcusu, marifetleri ve neşesiyle herkesin kalbini kazanmayı başarıyor.
İstanbul'un renkli semtlerinden birinde yaşayan 7 yaşındaki Arda, ailesinin geleneksel Ramazan kutlamalarına duyduğu özlemle, daha küçük yaşlardan itibaren bu geleneği sürdürmek istemiş. Topraklarının zengin kültürüne olan bağlılığı ve gelenekleri yaşatmak konusundaki kararlılığı, onu diğer çocuklardan farklı kılıyor. Davul çalmaya dört yaşında başlayan Arda, komşularının ve ailesinin desteğiyle bu geleneği yaşatmaya kararlı. Her Ramazan ayında yaptığı sahur davulluğunu, bu yıl daha da heyecanlı bir şekilde gerçekleştiriyor.
Ramazan ayının ruhunu yaşatmaya çalışan Arda’ya, ailesi ve komşuları büyük destek veriyor. Davulunu çalarken yaşadığı keyif ve mutluluk, sadece onun değil, çevresindekilerin de yüzünü güldürüyor. Bu yaşındaki bir çocuğun, geleneksel bir sanatı icra etmesi büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor. Her akşam, Arda sokaklarda davulunu çalarken, kendi hikayesini de anlatmayı ihmal etmiyor. Davulun sesi, bir neşeye dönüşerek, mahalledeki herkesin neşesine ve Ramazan ruhuna katkıda bulunuyor.
Arda’nın hikayesi, sadece davul çalmasından ibaret değil. Aynı zamanda topluma olan katkısı ve kültür mirasını yaşatma çabası büyük bir takdir topluyor. Özellikle sosyal medyada paylaşılan videolarıyla, birçok insanın dikkatini çeken minik davulcu, kısa sürede popüler hale geldi. Bazı sosyal medya hesapları, Arda’nın videolarını paylaşarak, geleneksel sanatların önemini vurgulayan kampanyalara da destek verdiler.
Ramazan ayı boyunca her akşam iftar sonrası, saat 20.00’de sahur vaktini duyurmak için kapı kapı gezerek mahalle sakinlerini uyandıracak olan Arda, büyük bir özveriyle bu görevi üstleniyor. Davulunun sesinde, Ramazan ayının anlamını ve coşkusunu barındırıyor. Arda’nın tatlı sesi ve neşesi, yaşlısından gencine herkesin yüzünde gülümseme yaratıyor. Kendi çevresinde küçük bir kültürel fenomen haline gelen minik davulcu, bu geleneğin unutulmaması için çaba sarf ediyor.
Yerli halk tarafından sevgiyle karşılanan Arda, geç saatlere kadar süren sahur etkinliklerinin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Mahalle sakinlerinin her akşam Arda'yı davul çalarken izlemeye gelmesi, onun da kendisini daha çok geliştirmesine olanak tanıyor. Çünkü her vuruş, her ritim, onun Ramazan ruhunu daha iyi hissetmesine yardımcı oluyor. Bu özveri ve genç yaşta gösterdiği olgunluk, Arda’yı sadece bir çocuk değil, aynı zamanda bir kültürel elçi konumuna da getiriyor.
Sonuç olarak, minik Ramazan davulcusunun hikayesi, Türkiye’nin zengin kültürel mirasının bir parçasıdır. Geleneksel davulculuk, özellikle Ramazan ayındaki önemi ile genç nesiller için özendirici bir ilham kaynağı olmalıdır. Arda, bu geleneği yaşatarak sadece kendisinin değil, tüm semtin ruhunu besliyor. Bugün bizlere düşen görev ise, onun gibi gençlerin yeteneklerini destekleyerek, kültürel mirasımızı daha ileri taşımaktır. Arda’nın hikayesi, umarız diğer çocuklara da ilham kaynağı olur ve Ramazan geleneğini geleceğe taşımaya devam eder.